BİR ÖĞRENCİ DERS ÇALIŞIRKEN NELER DÜŞÜNMEZ Kİ ? – Semanur Gürsoy – Öğrenci

 

                                      
 Gezmek istiyorum. Bir üniversite hazırlık
öğrencisi olarak ders çalışırken ansızın içimde doğan gittikçe de büyüyen bu
isteği bırakamıyorum hatta bırakmıyorum bile. Güzel bir üniversitede iyi bir
bölümü bitirdiğim o an evet evet tam da o andan bahsediyorum. Diplomayı elime
aldığım o an. Artık meslek hayatına atılıp kendime bir kariyer yapabilirim. Çalışarak,
çok çalışarak, daha fazla çalışarak, bir ömür boyu çalışarak. Her Allah’ın günü
aynı işi yaparak.Ama ben bunu istemiyorum.İçimde oluşmasını engelleyemediğim bu
gezme tutkusu tüm benliğimi sarıyor ve kendimi hayal kurarken buluyorum.
   Önce Türkiye’mden başlıyorum ve Türkiye’ de
de Napolyon’un da dediği gibi dünyanın başkenti olabilecek şehir
İstanbul’dan.Beni bu şehre bağlayan ne bilmiyorum.Ama birçok insanla aynı
sebepten olduğuna eminim.Bir boğaz turunda seyrediyorum bu tarihi şehri.Bütün o
yaşananları kitaplardan okuyabildiğim kadarıyla hayal ediyorum.Zenginlikleriyle
ünlü Bizans ziyafetlerini,Fatih’in surlara dayanışı ve ‘’Haydi Aslanlarım!’’
diye haykırışını düşlüyorum.O birbirinden estetik ve birbirinden sağlam
eserleriyle Mimar Sinan’ı,Galata’dan süzülen Hezarfen’i ve daha neler
neleri…Çanakkale’ye doğru kayıyor sonra gözlerim.O havada çarpışan
mermileri,düşman cephesine korkusuzca saldıran askerlerimizi tüylerim diken
diken izliyorum.İzmir geliyor sonra -bir gün gezeceğime inandığım o tarihi kent-
ve sokaklarında kayboluyorum;Katolik mezhebinin doğuşunda,Liman Caddesi’ndeki o
gösterişli törenlerde,Celsus kütüphanesinin kitapları arasında
kayboluyorum.Amasya’da su sesini duyuyorum.Takip ettiğimde ise iki aşığın
cansız bedenleri ile karşılaşıyorum.Bir hüzün sarıyor ruhumu ama Doğu
Karadeniz’de bir bahar vakti çay kokusunu içime çekerek tüm canlılığımı geri
kazanıyorum.
   Yetmiyor.Daha çok gezmek
istiyorum.Tablolarda gördüğüm kanallar üzerine kurulu o şehri gondol ile
gezerken güneşin batışını izliyor ve piyano resitaline ritim tutarak eşlik
ediyorum.Ah evet asla uyumayan şehir:New York.Seni de sokak sokak keşfetmek
istiyorum.Farklı dinde,farklı dilde,apayrı kültürde insanların yapıtlarını
inceliyorum.Terakotta Ordusu Toprak Askerleri’ni.Koca bir imparatorluk Çin’den
bahsediyorum.Burada konuşulan onlarca dilden hangisini öğrenmek isterdim
bilmiyorum ama Changdu’ nun dev pandalarıyla oynarken buluyorum kendimi.Ve tüm
ilahi dinlerin ortak noktası Kudüs.O bir zamanlar huzurlu haline tanık
oluyorum.Prag’daki Kafka heykelini düşünüyorum.Her bir parçanın birbirinden
bağımsız hareket edip bir bütün oluşturmalarını.Biraz kuzeye döndüğümde ise
dünyanın en mutlu halkına sahip Danimarka’yı görüyorum.Vikinglerin tozunu
taşıyan bu medeniyete kısaca tanık olmak için Ulusal Müze’de tarihe
karışıyorum.İskandinav İmparatorluğu’na girmişken bir de Norveç düşüyor
aklıma.O büyüleyici Kuzey Işıkları’nın altında açık hava konserlerine katılıyor
ve kendimi müziğe bırakıyorum.
   Şimdi ışığı zayıflamış masa lambamın pilini
değiştirip Türev çözmeye devam edebilirim.Her gün aynı işi yapmak uğruna,her
gün aynı işi yapmaya devam edebilirim…

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
BİR ÖĞRENCİ DERS ÇALIŞIRKEN NELER DÜŞÜNMEZ Kİ ? – Semanur Gürsoy – Öğrenci

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Açı Bakışı ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!