HZ. VAHŞİ ve BEDİR SAVAŞI – İrem Ocak -Öğrenci

 

Vahşi, Hz.
Hamza’nın Bedir Savaşı’nda öldürdüğü
Tuayme’nin kardeşinin oğlu olan Cübeyr Bin Mutim’in kölesi idi.
Uhud
Savaşı’nda saatlerce Hz. Hamza’yı gözetler ve uygun zamanı yakalamayı bekler.
Karşısına çıkamadığı Hz. Hamza’ya uzaktan mızrağını atarak şehit eder. Hz.
Hamza’yı şehit eden ”Vahşi
ismine uygun bir şekilde Hz. Hamza’nın kalbini yerinden söker. Karnını bıçakla
parçalar ve Uhud’un kumlarına döker. Hatta daha kötü ve iğrenç şeylerde yaptığı
söylentiler arasındadır. Uhud Savaşı sonunda, Hz. Muhammed yaralıları ve
şehitleri dolaşır. Aynı zamanda kendisi de yaralıdır. O gün Hz. Muhammed çok
ağlar. Özellikle amcası Hz. Hamza’nın yanındayken belki de ilk kez hıçkırıklara
boğularak sesi yükselir. Hz. Hamza’nın gidişine de değildi üzüntüsü, tek başına
kaplan avına çıkabilecek kadar yürekli olan bu insana yapılana tahammül edemez.
Vahşi, Hz. Hamzayı şehit
ettiğinde, Hz. Muhammed (s.a.v) onu şehit edenin Vahşi olduğunu öğrenmiş ve çok
hiddetlenmiş. Uhud Savaşı’nda Peygamberimiz (s.a.v) birkaç defa kâfire beddua
etmişti. ”Vahşi’ye niçin lanet etmiyorsun.” dediklerinde, buyurdu ki:
Miraç’ta,
Hamza ile Vahşi’yi kol kola birlikte cennete girerlerken görmüştüm!
Zaman geçecek ve bir vesile ile
Vahşi Müslüman olacak. Artık Vahşi Peygamber Efendimizin karşısındaydı ama
içinde bir korku ve heyecan ile birlikte.
Resulullah Efendimiz selamını
aldı ve Vahşi dedi ki:
-Ya Resulullah! Bir kimse Allah’a
ve Resulüne düşmanlık yapsa en kötü, en kötü günah işlese sonra pişman olup
temiz iman etse Resulallah’ı canından çok seven biri olarak huzuruna gelse,
bunun cezası nedir?
-İman eden, pişman olan affolur.
Bizim kardeşimiz olur.
-Ya Resulullah! Ben iman ettim.
Pişman oldum. Allah Teâla’yı ve Onun Resulünü her şeyden çok seviyorum. Ben
Vahşi’yim.
Resulullah Efendimiz, Vahşi adını
işitince Hz. Hamza’nın şehit edilmiş hali gözünün önüne gelerek, gözleri
yaşardı.
Ashabı Kiram ayağa kalkarak
kılıçlarına sarılmış, işaret bekliyorlardı. Vahşi, öldürüleceğini anlayarak
kapıya yöneldi. ”Son nefesimi alıyorum!…” derken, Cebrail aleyhisselam geldi.
Allah Teala buyurdu ki:
Ey Sevgili PeygamberimBütün ömrünü puta tapmakla kullarımı bana
düşman etmeye uğraşmakla geçiren bir kâfir, bir kelime-i tevhid okuyunca, ben
onu affediyorum. Sen, amcanı öldürdü diye Vahşî’yi niçin affetmiyorsun? O
pişman oldu. Şimdi sana inandı. Ben affettim. Sen de affet!
Herkes, ”Öldürün!”
emrini beklerken, Resulullah Efendimiz buyurdu ki:
Kardeşinizi çağırınız!…
”Kardeş” sözünü işitince, saygı ile çağırdılar. Peygamber
Efendimiz Vahşi’ye, ”Affolunduğunu
müjdeleyerek buyurdu ki:
-Fakat seni görünce
dayanamıyorum, elimde olmadan üzülüyorum. Benim karşıma çıkmasan diyecekti.
Emir telakki edecekti, Hz. Vahşi
görünmeyecekti. Herkes mescitte, Vahşi sütunların arasında.
Yaklaşamamak Resulullaha (s.a.v) metreler mesafesinde olmak ama ona
dokunamamak…
Belki olsun diyecekti, olsun Müslüman oldum ya, Ona ümmet oldum ya yeter
diyordu.
Sonrasında Resulullah (s.a.v) mescit öksüz, mescit yetim, mescit sahipsizdi sanki,
Hz. Vahşi söz vermişti ya yaklaşamıyordu mescide
Sanki Resulullah (s.a.v) hep oradaydı..
vefat edecekti…
Exit mobile version