İnsana verilen hayat onun özgürlük alanını oluşturmaktadır. Bunu geometrik bir çember olarak düşünür ve bu çemberi yaşadığımız hayatın en geniş olanı ve diğer tüm unsurları onun kapsama alanı olarak düşünürsek o çemberin merkezinde insanın konfor alanı yer alır. İnsan, konfor alanını başlangıçta ne kadar geniş tutarsa özgürlük alanı da o kadar daralacaktır.
Oluşturduğunuz konfor alanının hemen çevresinde ihtiyaç alanı yer almaktadır. İhtiyaç alanı arzuladığınız konforunuzun gereksinimlerini karşılamak amacıyla ortaya çıkar ve konfor alanının olmazsa olmazı şeylerden meydana gelir. Bu şeyler bazen bir ev bazen bir araba bazen de bunların hepsi olabilir.
Konfor bunların kullanılmasından oluşan haz iken, ihtiyaç bu konfora ulaşabilmek için gerekli görülen elde etme arzusudur. İnsan, önce kendi konfor alanını oluşturur ve arkasından da bu konforu realize edebilmek için ihtiyaç alanını meydana getirir.
Eğer özgürlük alanınızı yaşamsal anlamda en geniş alan olarak görürseniz bu dairenin merkezinden başlayarak çevreye doğru oluşan ve yarıçapı en dar olması beklenen alan konfor alanıdır. Aksi durumda, yani konfor alanının genişlemesi, diğer alanları da özgürlük alanının aleyhine genişleteceği için özgürlüğünüze kalan bölüm oldukça dar bir alana sıkışıp kalacaktır.
Konfor alanının hemen ardından, o dairenin büyüklüğü ile doğru orantılı büyüklüğe ve fakat kapladığı alan itibariyle ondan daha geniş alana sahip olan bir diğer alan ise ihtiyaç alanıdır. Peki, ihtiyaç alanı olmadan konfor alanı tam arzulanan düzeye ulaşabilir mi, tabi ki hayır. İşte o nedenle konfor alanınızı ne kadar büyütürseniz ihtiyaç alanınız da o kadar büyütecektir.
İstenilen konfora ulaşabilmek için ihtiyaç alanını elde etmek amacıyla bu alanların dışına üçüncü bir çember alanı çizilmiş olur ki bu ihtiyaçların bedelinin tamamına karşılık gelecek olan maliyetler alanıdır.
Maliyetler alanının genişliği ihtiyaçlar alanının genişliği ile o da konfor alanlarının genişliği ile doğru orantılı olmak zorundadır. Yani ne kadar konforunuza düşkünseniz o konforu sağlayabilmek amacıyla o kadar ihtiyaçlarınız oluşacak ve oluşan her ihtiyacınızın da mutlaka bir maliyeti olacaktır.
Başlangıçta söylediğimiz en geniş halkanın özgürlük halkası olduğun unutmazsak içteki halkaların büyüklüğü özgürlüğün büyüklüğünün aleyhine genişleyecek ve konfor alanınız ne kadar genişlerse özgürlük alanınız da o kadar daralacaktır.
Söylediklerimizi örneklendirirsek daha rahat anlaşılacaktır kanısındayım. Şöyle ki, içimizden biri son model ve lüks bir evi ya da arabası olsun istesin. O kişi öncelikle evin veya arabanın konforunu kendisi için bir ihtiyaç haline getirecek ve bunlara ulaşabilmek amacıyla mali imkân elde etmek arzusu ile elinden gelenin en fazlasını yapmak için uğraşacaktır.
Ve bunun için kendisine verilen hayatın her saniyesi bu ihtiyaç maliyetini karşılamak için harcayacak ömrünü tüketecektir. Onu bu yolda sabit tutan ihtiyaç diye kendisini şartlandırdığı o ev ya da araba olacaktır. Evet gün sonunda belki istediklerine ulaşabilecek maddi imkanlara sahip olabilecektir ancak dönüp geri baktığında hayatını yaşayamadığı gibi bir gerçekle karşı karşıya kalacaktır.
Belki sizin de çevrenizde böyle insanlara rastlamak mümkündür. Hani; “evi almak için bir ömür harcadı ama içinde bir gün oturamadan öldü” denilenler var ya tam da böyle insanlardır. Tabidir ki her imkana ulaşmanın da bir maliyeti vardır. Bu insandan insana değişen şekillerde tezahür edebilir. Baktığınızda bu durum bazılarında asosyallik, bazılarında kıskançlık, bazılarında hileye başvurma, bazılarında aşırı hırs ve bazılarında ise yetkilerini kötüye kullanarak rüşvete, zimmete mal geçirmeye veya yolsuzluğa kadar varabilir. Bu duygular ile hayatını yaşayan İnsan böylece istediği konfor ve ihtiyaç diye kurguladığı şeylerini elde etmek için gerekli maliyeti tedarik etme yoluna gidebilir ancak özgürlüğünü kaybeder. Vesselam…