LOKMAN HEKİMİN OĞLUNUN NEZDİNDE GENÇLİĞE NASİHATLERİ… ÖMER YAYLA

Davud [a.s] devrinde yaşayan ve Allah’ın (c.c) salih bir kulu olan Lokman [a.s] oğluna şöyle nasihat etmiştir:

– Ey oğul! Takvayı kendin için kârlı bir ticaret olarak kabul et. Zira böyle ticaretler sonsuz kazançlar temin eder.

– Ey oğul! Âlimlerin meclisinde bulun. Hikmet ehlinin sohbetlerini dinle. Çünkü Allah kuru toprağı yağmurla nasıl canlandırırsa, ölmüş kalpleri de hikmetli sözlerle öyle diriltir.

– Ey oğul! Allah yalancının yüzsuyunu kurutur, hayâ duygusunu giderir. Ahlâksız kimsenin de sıkıntısı hiç eksik olmaz.

– Ey oğul! Kayaları uzaklara taşımak, ahmak adama laf anlatmaktan daha kolaydır.

– Ey oğul! Cahili vasıta olarak kullanmaktan, işini gördürmekten uzak dur. Şayet akıllı birini bulamazsan kendi işini kendin gör.

– Ey oğul! Kendi milletinden olmayan bir kızla evlenme. Aksi takdirde çocukların ileride sıkıntıdan kurtulamazlar.

– Ey oğul! Öyle bir zaman gelecek ki sabırlı insanların bile yüzü gülmez olacaktır. [31]

– Ey oğul! Her işinde ilim ve tecrübe sahibi kimselerle istişare et, onların fikrini almaya çalış.

– Ey oğul! Dünya dipsiz bir denizdir. Onda niceleri boğulmuştur. Bunun için takvadan bir gemi edin. İçine İmanı yükle. Tevekkül yelkeniyle açıl. Ancak bu şekilde selametle yol alır, sahile çıkarsın.

– Ey oğul! Cenaze merasimlerine katıl. Düğün merasimlerinden de uzak durmaya çalış. Çünkü cenaze sana ahireti hatırlatır; düğün ise dünyaya çeker.

– Ey oğul! Horozdan daha geri kalma. Çünkü sen uykunun derinliklerinde iken, o dünyayı sese vererek insanları uykudan namaza uyandırmaya çalışır.

– Ey oğul! Tövbeyi geciktirme. Zira ölüm ansızın geliverir.

– Ey oğul! Cahil kimselerle dostluk kurma. Çünkü onunla dost olursan, kendi yaptıklarını senin hoş karşıladığını sanır.

– Ey oğul! Şimdiye kadar susmaktan dolayı hiç pişmanlık duymadım. Çünkü söz gümüşse, sükût altındır.

– Ey oğul! Kötülük ve günahlar senden sakındığı gibi, yani işlemedikçe sana dokunmadığı gibi, sen de onlardan sakın. Çünkü kötülük kötülüğü, günah da günahı çeker.

– Ey oğul! Biriyle dostluk kurmak istiyorsan, önce onu öfkelendirecek bir şey yap. Şayet öfkeli iken sana insaflı davranırsa ona yaklaş, insafsız davranırsa uzak dur.

– Ey oğul! Dilini, “Allahım beni affet” demeye alıştır. Zira öyle anlar vardır ki o saatlerde Allah duaları reddetmez, istediğini ihsan eder.

– Ey oğul! Borçlanmaktan uzak dur. Çünkü borç, seni gündüz zillete sürükler, gece de üzüntüye boğar.

– Ey oğul! Allah’tan öyle bir şey iste ki günah işlemeye cesaretin olmasın. Ve Allah’tan öyle kork ki, rahmetinden hiçbir zaman ümidin kesilmesin. [32]

– Ey oğul! Tembel olma. Tembellik bedbahtlık alametidir.

– Ey oğul! Acele etme, acele şeytan işidir.

– Ey oğul! Ahlâkını düzelt. Dostuna da düşmanına da güleryüz göster. Ancak değerin ve itibarın kırılacak derecede hareket etme.

– Ey oğul! Her şeyin hayırlısı olan orta yolu tercih et.

– Ey oğul! Yolda yürürken yüzünü gözünü oraya buraya çevirme ki, gönlün vesvesede kalmasın.

Ey oğul! Bir cemaat içinde bulunduğunda onlar ayakta iken oturma. Oturdukları zaman sen de oturuver.
– Ey oğul! Sükût ve teenni ile hareket et. Az konuş. Çok konuşmak, yanılmaya sebeptir.

– Ey oğul! Konuşurken sözü fazla dağıtma. Aksi takdirde şerefine zarar gelir. Konuşurken başkalarını utandırma. Kaş göz işareti yapma. Güzel ve latif sözleri duymaya çalış. Fazla hayrete düşme. Sözün tekrarlanmasını isteme. İnsanları güldürecek ve kendini maskara edecek sözlerden sakın. Kimse hakkında atıp tutma.

– Ey oğul! Senden bir şey istendiği zaman elinden geliyorsa vermeye çalış. Birinden bir şey istediğinde de fazla ısrar etme.

– Ey oğul! Acizliğini ve fakirliğini hiç kimseye, hatta ailene dahi açma ki, onların yanında itibarın düşmesin, sözünü dinlemez olmasınlar.

– Ey oğul! Bir kimse ile bozuşursan, dilini tut ve makbul olan sözü söyle. Önce düşün, sonra söze giriş. Herkesin değerini ve layık olduğu hürmeti muhafaza eyle.

– Ey oğul! Bir kimsenin davetinde bulunduğun vakit, azla yetin. Dalkavukluk edip de o yemeği övmekle başkalarının yemeğini kötüleyip tahkir etme.

– Ey oğul! Bir kimsenin evinde misafir kaldığın vakit gözlerine dikkat et. Her tarafa bakıp durma.

– Ey oğul! Emanete hıyanetten elini çek.

– Ey oğul! Bir işe başladığın zaman, meydana gelmeden önce kimseye açma ki mahcup düşmeyesin.

– Ey oğul! Sadakayı çok ver. Mal sevgisini gönlünden çıkar.

– Ey oğul! İnsanların gönlünü almaya çalış. Varlık yokluktan, akıl sarhoşluktan iyidir. Bir şeyi vaktinden önce isteme.

– Ey oğul! Doğru söyle, Allah’tan gelene razı ol.

– Ey oğul! Yemekten önce ve sonra ellerini yıka. Bu hal fakirliğini giderir, göze kuvvet verir. Çok yemek kalbe katılık ve gaflet verir. İbadette tembelliğe sebep olur. Yemeğin başında “bismillah”, sonunda “elhamdülillâh” de, ortasında da nimetin Allah’tan geldiğini düşün. Tek elle ekmeği koparma. Bu hareket kibirli insanların âdetidir. Yemeğin başında ve sonunda bir parça tuz yemek birçok hastalığa devadır. Lokmayı küçük tut ve iyice çiğne. Misafir geldiği zaman mümkünse yemeği büyük kaba koy, berekete sebep olur. Yemek yerken önünden al, ekmeğin ve tabağın ortasından alma. Elinden ekmek ve yemek parçası düştüğünde al, temizle ve öyle ye. Sıcak olan yemeği soğutmak için ağzınla üfleme, soğuyuncaya kadar bekle. Yemeği çabuk yeme. Yemek arasında çok su içme. Suyu içerken üç nefeste içiver. Yemeğe herkesten önce el uzatma. Yemek esnasında güzel şeylerden bahset.

 

 

Sofrada bulunan arkadaşlarına ara sıra göz ucuyla bak. Yemek ve ekmeği o tarafa sür. Misafirler çekingen davranırlarsa üç defadan fazla yemeleri için ısrar eyleme. Yemek yeme isteğin yoksa özür beyan eyle.

– Ey oğul! Senin iyiliğini isteyen dostlarının tavsiye ve öğütlerini can kulağıyla dinle.

– Ey oğul! Sözünde, işinde ve gidişinde doğru ol. Doğru olan sözlerin bile hayrete ve tereddüde sebep olacak ise söyleme daha iyi.

Değerli Gençler! en kıymetli miraslardan, hazinelerden daha değerli olan bu nasihat ve öğütler nice nesillerin kurtuluşuna sebep olmuş ve olmaya da devam edecektir. Biliyoruz ki bizim iki dünyamız var. Bunlar manevi ve maddi dünyalardır. Yarınlarımızda sizlerin başarılı, mutlu, faziletli nesiller olmanız için, iki dünyanın da size özenle ve başarılı bir şekilde kazandırılması gerekmektedir. Çünkü aklı aydınlatan fen ilimleri, kalbi aydınlatan da din ilimleridir. Herhangi birinin eksikliği hayatın dengesini bozacaktır.

Öyleyse Gençler  hem aklî hem de kalbî dünyamıza rehber, ebedî kurtuluşumuza sebep olacak nasihatlerden kendimizi uzak tutmayalım.

Exit mobile version