NURİ KİLLİGİL – Oğuzhan Sayım- Öğrenci

 

Milli savunma sanayisinin kurucusu, Bakü’nün kurtarıcısı, Kafkas İslam Ordusu’nun komutanı… Lakin tüm bunlara rağmen pek tanınmayan bir şahsiyet: Nuri Killigil.

1890 yılında İstanbul’da doğdu. Annesi Ayşe Dilara Hanım, babası ise bayındırlık teşkilatında inşaat teknisyeni olarak görev yapmış olan Hacı Ahmet Paşa’dır. Ağabeyi Harbiye Nazırı Enver Paşa ve amcası Kut’ül Amare kahramanı Halil Kut Paşa gibi asker olarak yetişmiştir.

Trablusgarp’a giden gönüllü subaylar arasında yer aldı. Buradaki görevinden sonra Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle beraber ağabeyi Enver Paşa ile Kafkasya Cephesi’nde (3.Ordu) görev aldı. Birinci Dünya Savaşı’nın sonlarında Azerbaycan’a hakim olan Rus ve Ermeni birlikleri Mart Katliamı adıyla Müslümanlara yönelik katliamlar yapmaya başladı. Bunun üzerine, Enver Paşa’nın emriyle Osmanlı, Azeri ve Dağıstan askerlerinden oluşan bir ordu kuruldu. Komutanlığına ise Nuri Killigil Paşa getirildi.

Britanya İmparatorluğu, Rus ve Ermeni birliklerine destek olmak amacıyla bir askeri birlik  gönderdi. Lakin Nuri Paşa’nın yönetimindeki Kafkas İslam Ordusu, Azerbaycan ve çevresinde büyük destek gördü. Düzenli ve düzensiz askerlerden oluşan Kafkas İslam Ordusu, Bakü Muharebesi’nde Bakü Sovyeti ve müttefiklerini yenilgiye uğrattı. Hemen sonrasında 15 Eylül 1918’de Bakü’ye girerek, Bakü’yü Rus-Ermeni işgalinden ve zulmünden kurtardı. Bakü’nün ele geçirilmesinden sonra, 1918 yılı Ekim ayı başında da bir Osmanlı müfrezesi Dağıstan’a girerek orada kurulmuş bulunan Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’ne askeri destek verdi.

Enver Paşa, savaşın bitimini Şevket Süreyya Aydemir’in “Makedonya’dan Orta Asya’ya Enver Paşa” adlı kitabına göre: “Allah’ın yardımı ile Bakü şehri 30 saatlik şiddetli muharebeden sonra, 15 Eylül 1334’te(1918) saat 9 sularında zabt edilmiştir.” sözleri ile galibiyeti ifade etmiştir.

İlk olarak 1914’te, Osmanlı İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşı’na girmesine ithafen Azerbaycan’ın Milli Şairi Ahmed Cevad tarafından yazılan “Çırpınırdı Karadeniz” adlı şiir, Nuri Paşa’nın Bakü’yü kurtarmasına ithafen Azerbaycanlı ünlü bestekar Üzeyir Hacıbeyli tarafından bestelendi.

Bu başarılara rağmen Liman von Sanders komutasındaki Yıldırım Orduları Grubu’nun Filistin Cephesinde İngiliz Ordusuna karşı Nablus Hezimetine uğramasıyla beraber Mondros Mütarekesi yapıldı. Mütareke sonrası Enver Paşa ülkeyi terk ederek Avrupa’ya ardından da Bolşeviklerle mücadele etmek için Rusya’ya gitti. Türkiye’nin ise Moskova Antlaşması sonucunda Azerbaycan’ı Sovyetlere bırakmasıyla Kafkas İslam Ordusu dağıldı.

Savaşın ardından Almanya’ya yerleşen Nuri Killigil, 1938’de Türkiye’ye döndü. Zeytinburnu’nda kok kömürü satan bir şirketi satın alarak burayı bir fabrikaya dönüştürdü. Bu fabrikada tabanca, matara, demir çubuk, gaz maskesi ve mermi gibi madeni eşyaların üretimine başladı. Sonrasında ise fabrikasını genişleterek 1946’da Sütlüce’ye taşıdı. Yeni makineler alarak havan ve havan mermisi üretimine başladı. Ayrıca tasarımıyla zamanının ilerisinde bir tabanca olan ve adını kendisinden alan Killigil tabancasının bir örneği İstanbul Harbiye Askeri Müzesi’nde bulunmaktadır.

 

2 Mart 1949 günü saat 17.10’da fabrikada faili meçhul üç büyük patlama meydana geldi. İlk patlama kimya laboratuvarında oldu. Oradan cephaneliğe sıçrayan ateş mühimmatın patlamasına neden oldu ve ertesi gün dahi patlamalar devam etti. Aralarında Nuri Killigil’in de bulunduğu yirmi yedi kişi patlamada hayatını kaybetti. Nuri Killigil’in cesedi bulunamadı ve boş tabutla defnedildi. Patlamayı kimlerin gerçekleştirdiği bulunamadı. Olayın siyasi bir sabotaj olduğu da iddia edildi. Hatta bu olay 18 Mart günü mecliste görüşülürken bazı milletvekilleri olayın örtbas edilmeye çalışıldığına dair itiraz etti. Sonrasında olay hakkında kapalı celsede konuşulmuştur ancak ne konuşulduğu hala kimse tarafından bilinmemektedir.

Nuri Killigil’in görüşlerine göre Türkiye ile birleşecek olan Türk halklarından ilki sınırlarımıza yakın yaşayan Azerbaycan Türkleri ve Türkmenler olacaktı. Sonrasında da Tataristan’a kadar olan bölgede yaşayan Türklerle birleşeceğimizi öngörmekteydi. Bu sebeple Türkiye, Almanya ile bir olarak Sovyetlere karşı savaşmalı, Almanya ise Türk asıllı Sovyet esirlerinden bir ordu kurarak Türkiye’nin emrine vermeliydi. Ayrıca Nuri Paşa’nın görüşleri, görüştüğü Alman yetkililer tarafından rapor haline getirilerek Almanya’da Turancı Masası’nın ve SS Doğu Türkistan Alayı’nın kurulmasına öncülük etti.

twitter beğeni

Exit mobile version