Olur ya hani gökyüzüne bakarsın, bulutların bir tarafı bembeyaz diğer tarafı grinin en koyu tonları. Aynı insan gibi… Bir tarafı aydınlık diğeri karanlık. Belki bir duygu değişimi olarak alabiliriz bunu veya duyguların dışa vurumu, insanın yapısı.
Duyguların dışa vurumu… İnsanlara karşı hep iyi davranırsın. Nazik, kibar, tatlı bir insan olarak tanınırsın. Fakat içinde nasıl bir öfkenin, siyahlığın, nefretin olduğunu kimse bilmez. Bu iki taraf birbirinden ne kadar ayrı olsa da ikisi birbirinden etkilenmiyordur. Beyaz yanımız diğerinden şikayetçi çünkü o bu kadar iyiyken diğer tarafın bir o kadar kötü olması ziyaretçi olduğu bedeninin duygularını darmaduman ediyor ona iyi gelmiyordu. Siyah taraf da diğerinden şikayetçi. Kendisine göre o saf, temiz olduğu kadar yalancı da. Karşısındakine dürüstçe düşüncelerini bile söyleyemediği için, kibarlığını bir kenara bırakmadığı için ona pek bir sinirli. Kendisi bunu yapmaya kalktığında ise beyaz taraf geliyor ve onu geri iteliyordu. „Dur, benim sıram!“ dercesine. Kendisine hiç sıra vermez kabalığı bir ona sökerdi. Keşke bunu diğerlerine karşıda yapsa… Zaman geçer iki taraf hep bir kavga içerisinde olur ve ev sahibine büyük zararlar verir. Ev sahibi de onları kovamayacak durumda olduğundan alır bu iki misafiri de karşısına ve orta yolu aramaya çalışır. Zaman geçer. İki taraf da anlaşmaya başlar. Beraber vakit geçirirler. Gülüp eğlenirler. Sonra da siyah taraf beyaz tarafı kendine benzetmeye başlar. Onu karartır, karanlığına çeker. Sonunda ise beyaz artık beyaz değildir. Grileşmiş, belki de siyahlaşmıştır bile. Kimse de buna engel olamazdı zaten. Baştan belliydi sonu. Belliydi kararacağı. Artık o da insanlara karşı iyi davranmıyor, onları tersliyor ve aksinin teki gibi davranıyordu.
Artık iki taraf yoktu. Tek taraf vardı. İç çatışmalar, ruhani bozuklukların ortadan kalktığı gibi o insanın iyi tarafı da ortadan kalktı. Sonunda da o zayıf beden battı.Bataklığın ta diplerine sürüklendi.
Karşı koydu işe yaramadı. Sonra ise kendini teslim etti ve o karanlığın içinde ölmeyi bekledi. Ölümü bekledi…
Karşı koydu işe yaramadı. Sonra ise kendini teslim etti ve o karanlığın içinde ölmeyi bekledi. Ölümü bekledi…