Sanma şâhım herkesi sen sâdıkâne
yâr olur
Herkesi sen dost mu sandın belki ol ağyâr olur
Sâdıkâne belki ol âlemde bir dildâr olur
Yâr olur ağyâr olur dildar olur serdar olur
“Yavuz Sultan Selim Han”
yâr olur
Herkesi sen dost mu sandın belki ol ağyâr olur
Sâdıkâne belki ol âlemde bir dildâr olur
Yâr olur ağyâr olur dildar olur serdar olur
“Yavuz Sultan Selim Han”
Yavuz Sultan Selim’in yazdığı bu
şiirin özelliği; soldan sağa ve yukarıdan aşağı okunduğunda mısraların aynı
olmasıdır.
şiirin özelliği; soldan sağa ve yukarıdan aşağı okunduğunda mısraların aynı
olmasıdır.
Sanma şâhım / herkesi sen / sâdıkâne / yâr olur
Herkesi
sen / dost mu sandın / belki ol / ağyâr olur
Sâdıkâne / belki ol / âlemde bir / dildâr
olur
Yâr
olur / ağyâr olur / dildâr
olur / serdâr olur
Herkesi
sen / dost mu sandın / belki ol / ağyâr olur
Sâdıkâne / belki ol / âlemde bir / dildâr
olur
Yâr
olur / ağyâr olur / dildâr
olur / serdâr olur
Ayrıca divan edebiyatında vezni aher denilen
tarzda yazılan ilk beyit olduğu bilinir.
tarzda yazılan ilk beyit olduğu bilinir.
Dokuzuncu Osmanlı
hükümdarı olan Yavuz Sultan Selim, devlet-i aliyenin başına geçmeden önce
-şehzadelik- yıllarında satrançla yakından ilgilenirdi. Satranca merak salan
Şehzade Selim diğer alanlarda olduğu gibi satranç alanında da kendini bir hayli
geliştirir.
hükümdarı olan Yavuz Sultan Selim, devlet-i aliyenin başına geçmeden önce
-şehzadelik- yıllarında satrançla yakından ilgilenirdi. Satranca merak salan
Şehzade Selim diğer alanlarda olduğu gibi satranç alanında da kendini bir hayli
geliştirir.
Şehzade Selim bu oyunda ustalaşırken İran bölgesinde de
satrancın revaçta olduğunu öğrenir. Satranç adına kendisinde olan meziyetlerin
İran Şah’ı Şah İsmail’de de var olduğunu öğrendiğinde bir yolunu bulup Şah
İsmail’le oynamayı ve Şah’ın meziyetlerinden faydalanmayı kafasına takar.
satrancın revaçta olduğunu öğrenir. Satranç adına kendisinde olan meziyetlerin
İran Şah’ı Şah İsmail’de de var olduğunu öğrendiğinde bir yolunu bulup Şah
İsmail’le oynamayı ve Şah’ın meziyetlerinden faydalanmayı kafasına takar.
Şehzade Selim,
tebdil-i kıyafetle(gezgin bir abdal kılığında) İran’a gider. İran’a varır
varmaz hanlarda, kervansaraylarda satranç oynamaya başlar ve önüne geleni
yener. Oynadığı herkesi yenerek ün salan Şehzade Selim’in ünü kısa bir sürede
Şah İsmail’e kadar gider.
tebdil-i kıyafetle(gezgin bir abdal kılığında) İran’a gider. İran’a varır
varmaz hanlarda, kervansaraylarda satranç oynamaya başlar ve önüne geleni
yener. Oynadığı herkesi yenerek ün salan Şehzade Selim’in ünü kısa bir sürede
Şah İsmail’e kadar gider.
Şah bu ünlü satranç ustası dervişi duyunca, “çağırın bir de
benimle oynasın” der. Böylece Şehzade Selim Şah’ın huzuruna çıkar ve büyük
bir rekabet başlar, zaten Şehzade ve Şah’ın arasında her alanda bir rekabet
vardır.
benimle oynasın” der. Böylece Şehzade Selim Şah’ın huzuruna çıkar ve büyük
bir rekabet başlar, zaten Şehzade ve Şah’ın arasında her alanda bir rekabet
vardır.
Şah İsmail’in oyun tarzını görmek için ilk oyunda bilerek yenilen
Şehzade Selim, ikinci oyunda çok kısa bir sürede Şah İsmail’i mat eder.
Şehzade Selim, ikinci oyunda çok kısa bir sürede Şah İsmail’i mat eder.
Mat olan Şah İsmail sinirlenir ve:
-Bre derviş! Hiç şahlar mat
edilir mi? Der, tokat atar.
edilir mi? Der, tokat atar.
İşte tam da huzurdan ayrılacakken bu beyit dökülür Şehzade
Selimin dudaklarından:
Selimin dudaklarından:
Sanma şâhım herkesi sen sâdıkâne yâr olur
Herkesi
sen dost mu sandın belki ol ağyâr olur
Sâdıkâne
belki ol âlemde bir dildâr olur
Yâr
olur ağyâr olur dildâr olur serdâr olur
Herkesi
sen dost mu sandın belki ol ağyâr olur
Sâdıkâne
belki ol âlemde bir dildâr olur
Yâr
olur ağyâr olur dildâr olur serdâr olur
“Şahım sen herkesi kendine sadık dost sanma
Sen herkesi dost sanma belki o düşmanın olur
Belki o kişi alemlerde sözü geçen olur
Dost olur düşman olur sözü geçen olur hükümdar olur.”
Sen herkesi dost sanma belki o düşmanın olur
Belki o kişi alemlerde sözü geçen olur
Dost olur düşman olur sözü geçen olur hükümdar olur.”
Şehzade iken satrançta yendiği Şah’ı, Sultan olup
Çaldıran’da tekrar yenen hatta savaş sırasında Şah İsmail’in kaçmasına neden
olan Yavuz Sultan Selim Han, savaştan sonra Şah’a bir mektup gönderir: “Tokat öyle atılmaz, böyle atılır.”