Teknolojinin hızla geliştiği, bilginin sürekli değiştiği ve bilgiye ulaşmanın çok kolay olduğu günümüzde her şey gibi eğitim de çok hızlı değişiyor. Dünya da olduğu gibi ülkemizde ister özel ister devlet okulları olsun, öğrenci çekebilmek için dijital alt yapı yatırımları yapıyor ve kendi altyapısını öne çıkarmaya çalışıyor. Sonuç olarak da bir okulun dijital altyapısı ne kadar güçlüyse o kadar rağbet görür hale geliyor.
Yaşadığımız çağ, geçmiş öğrenmelerle eğitime yön vermenin zorluğunu ortaya koyuyor. Artık kas gücüyle çalışacak işçiler yetiştirmek yerine geleceğin makinelerini hayal eden ve tasarlayan beyin gücünü kullanabilen gençler yetiştirmek arayışına dünyanın tamamında girilmiş durumda.
Aslında film, tam da burada kopuyor, zira ‘hayal eden ve tasarlayan beyin gücü’ dediğinizde basit oyuncaklarla oyun oynamış (tabii ki dijital değil), soru sormuş ve bu sorularına dijitalden değil anne – baba ya da öğretmenden cevap alabilmiş insanlar bunu tasavvur edebiliyor. Bilinen bir gerçek vardır ki; bir oyuncak ne kadar sade ise onunla oynayanın hayal gücünün o kadar gelişmesine imkan sağlar.
Şu anda ülkemiz de ve gelişmiş ülkeler asıl sermaye olan genç nesillerine doğru bir eğitim verebilmenin peşine düşmüş durumda ve bunu yaparken de tüm maddi zorluklara rağmen her türlü fedakârlığı yaparak teknolojiyi satın alıyor. Günümüzde Bir çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de; Teknolojinin girmediği bir okul neredeyse yok gibi. Hatta ülkeler bununla övünüyor ve bunun gelecek açısından ne kadar kıymetli olduğuna herkesi inandırmak çalışıyorlar.
Bu durumda şu soruyu sormakta bir beis olmasa gerektir diye düşünüyorum; dünya ’da bir şeyi kim en iyi şekilde tanır? desem, cevap olarak tabi ki; onu var edendir, dersiniz. O zaman şu soruya da cevap verin lütfen; Dünya’da teknoloji deyince neresi akla geliyor? Tabi ki; SİLİKON VADİSİ. Peki neden, SİLİKON VADİSİ YÖNETİCİLERİNİN ÇOCUKLARINI OKULLARINA DİJİTALİN GİRMESİ YASAK? Ne yasağı diyenlere; NYT’da çıkan “Waldorf Okulları” yazısını incelemelini tavsiye ederim.
Bu okullar ‘veli inisiyatifi’ ile kurulmuşlar. Dolayısıyla sahiplik duygusu ve ruhu çok güçlü. Microsoft’da yönetici olan bir veli şu an geçici olarak okulu yönetiyor. Veliler ağırlıklı olarak yüksek teknoloji şirketlerinde çalışıyor. Bu okulu tercih etme sebepleri, teknolojinin ileri yaşlarda da çok kolay öğrenebilecek bir şey olduğuna, sosyal ve duygusal gelişimin ise belli bir yaştan sonra daha zor olduğuna inanmaları. Çocuklar 8. sınıftan itibaren teknolojiyle tanışmaya başlıyor sala daha öncesinde değil.
Habere göre; “Öğrencinin Öğrenme ve Öğretmenin de öğretme motivasyonunu çok önemsiyorlar ve bu motivasyonun öğretmenin istemesiyle, ailenin istemesiyle ya da yüksek not aramakla ilgisi olmadığını biliyorlar. Tüm çabaları öğrenme merakı ve heyecanının iç motivasyondan kaynaklanmasını sağlamak. Bunun için de bol bol oyun oynanıyor ve hikâyeler anlatılıyor.
Tüm derslerde olduğu gibi matematik de hikâyeler ile anlatılıyor. Devletin yazıp zorunlu tuttuğu kitaplar ve müfredatlar yok. Liseye kadar istekleri ve istidatları doğrultusunda gelişmeleri sağlanıyor. Öğretmenler tam bir rol model olarak seçiliyor ve herkes yaptığı işi iş olsun diye değil ciddiyetle yapıyor.
Çocuklar bilgisayarla 8’inci sınıfta tanışıyorlar. Çocuğa teknolojiyi, “Şu butona basarsan böyle olur” şeklinde öğretmiyorlar. Bilgisayarların gerçekten ne olduğunu, insanlık tarihi içindeki gelişimiyle anlamalarını sağlanıyor.
Çocuklar bilgisayarlarla tanışınca sadece üretim amacıyla kullanıyorlar. 8. Sınıfta E-mail yazmak, Word ve Excel kullanmak gibi beceriler öğretilirken, 9’uncu sınıfta ise kaynakları ve internette arama yapmayı çalışıyorlar. Ancak yine de eğitim programları internette arama yaparak ulaşılan kaynakları doğruluğuna değil, her zaman birincil kaynaklara yani kütüphanelere ve bireysel gözleme dayanılması tavsiye ediliyor.
Dünya da algı yönetimi diye bir kavram var ki bu; eğitimle, reklam ve propagandayla, gelecek kaygısıyla, spor, din, müzik, yiyecek, su, hava, dijital ve sentetik uyuşturucularla, elektromanyetik spektrum, televizyon, bilgisayar ve diğer dijitaller sayesinde sürekli halde toplumlara uygulanıyor.
Şu anda da silikon vadisi müdavimleri başkalarının çocukları dijital köle olarak kendi çocuklarına hizmet edebilsinler diye dijital eğitimi tavsiye ederken kendi çocuklarını efendiler olabilsinler diye farklı ve geçmişe dair klasik kara tahta eğitimini vermeyi uygun buluyorlar. Düşünüp ibret alanlar için bu büyük bir haberdir. Vesselam.