Öğrenme, tekrar ya da yaşantı yoluyla organizmanın davranışlarında meydana gelen kalıcı, istendik ya da izli değişiklikler meydana getirme sürecidir.
Öğrenme süreci, duyu organlarımız aracılığıyla gelen uyarıcıların seçilerek anlamlı hale getirilmesini, bilginin organize edilmesini, depolanmasını ve gerektiğinde geri çağrılmasını içeren bir süreçtir.
Öğrenme, yaşantı ürünü olup, kalıcı ve izli bir eylemdir. Bir duruma öğrenme diyebilmemiz için istendik davranış değişikliği meydana getirmesi gereklidir. Doğuştan getirilen davranışlar öğrenme kabul edilemeyeceği gibi sadece büyüme veya olgunlaşma sonucu oluşan davranışlar da öğrenme sayılamaz.
Öğrenme sürecinin dört aşaması vardır:
1) Giriş (Input) : Gelen bilgilerin duyu organları vasıtası ile algılanması ve beyne iletilmesidir. Giriş aşaması aynı olan tüm gruplarda algılama ve ilgi düzeyleri aynı olmayabileceği için beyinde tutulması da aynı olmayabilir. Örneğin aynı sınıfta olan tüm öğrencilere aynı öğretmen aynı süre ve süreçte anlattığı şeylerin tüm bireylerde aynı şekilde oturmaması söz konusu olabilmektedir.
2) İşlem (Entegrasyon) : Beyne iletilen bilginin kaydedilmesi, organize edilmesi, anlaşılması ve işleme konulup yorumlanması ve gerekli bölgede depolanması fiilidir. Bu aşamada bilgiyi sıraya koyma, ilişkilendirme, soyutlama, organize etme işlemleri bilinç ya da bilinçaltı tarafından belleğe belli bir düzen dahilinde yerleştirilmesiyle gerçekleştirilir.
3)Bellek /Hafıza (Depolama): Anlaşılan bilgi tekrar kullanılmak üzere depo edilir. Bu depo kendi içinde iyi organize edilmiş, daha önce oluşturulan binlerce şema ve haritalardan oluşan bir kayıt arşividir. Bellek kendi içinde üçe ayrılır.
a-İşlemsel hafıza; Bir işlemin ne zaman, nasıl, neyle, nerede ve kim tarafından yapıldığıyla ilgili bilgilerin bulunduğu bellektir.
b-Anlamsal hafıza; Bilginin daha sonra kullanabilecek şekilde anlamlı hale gelmesini sağlayan bellektir.
c-Anısal hafıza; Kişisel hatıraların depolandığı, bizi biz yapan bilgilerin içinde bulunduğu bellektir.
Bunları dışında bellek süre bakımından da gruplara ayrılmaktadır.
I-Kısa süreli hafıza, Bilginin kısa bir süreli (20-30 saniye) aktif olan ve hemen unutulması için beyinden silinen hafızadır. Yanıltıcı olabilir ve pek güvenilmemesi gerekli olduğu unutulmamalıdır. Örneğin, kısa süreli hafıza, yeni karşılaşılan birinin adı, yeni okunan bir telefon numarası, adres ve benzerini hatırlamak için kullanılabilir.
II-Uzun süreli hafıza, Birey için daha gerekli bilgilerin yer aldığı daha kalıcı olan ve bazı bilgilerin bir ömür boyu tutulduğu hafızadı.
4) Çıkış (Output): Beynin bilgiyi mesaj olarak hücrelere, kaslara, dil ya da motor etkinlik alanlarına göndermesi sürecidir. Bir anlamda işlenen bilginin kullanılmak üzere bilince gelmesidir. Tüm davranışlarımızı yapıp ettiklerimizi sahneye koyan ve bizim toplum ve sosyal çevremiz tarafından algılanmamızı sağlayan bellektir.
Bu dört aşamalı süreci biraz açarsak: Öğrenmenin ilk basamağı çevreden gelen uyarıcıları fark etmektir. Bu işlem duyu organlarımız tarafından gerçekleştirilir. Duyu organlarına gelen uyarıcılar duyusal kayıt yoluyla sinir sistemine iletilir.
Örneğin
*Sınıfta öğretmenin sesi (işitsel uyarıcı),
*Tahtada yazılı bir kelime ya da bir grafik (görsel uyarıcı)
Bunlar ilgili duyu organı tarafından fark edilir ve duyusal bir kayıt oluşturulur. Bu kayıt kısa süreli belleğe ve oradan da organize edilerek depolanmak üzere uzun süreli belleğe gönderilir. Kısa süreli belleğin bilgiyi saklama süresi çok az olduğundan gelen uyarıcının seçici dikkatle kodlanması uzun süreli belleğe gönderilen bilginin depolanmasını ve geri çağrılmasını kolaylaştırır.
Yani, bir ders sırasında konu hakkında konuşan öğretmenin vurguladığı noktaları, konuyla ilgili önemli ipuçlarını, seçici olarak dikkatle algılamak veya ders çalışırken konuyla ilgili anahtar kavramları belirlemek bilginin organize edilmesini kolaylaştıracaktır. Organize olan bilginin uzun süreli bellekte tutulması ve ihtiyaç halinde geri çağırılabilmesi daha kolay olacak olan bir durumdur.
Kısa süreli bellekteki bilgilerin uzun süreli belleğe geçmesi için bilginin çok iyi gruplanması gerekir. Bunun için öğrenilen bilgiler rastgele değil de benzerlikleri ve anlam ilişkileri yönünden belli çerçeveler içinde düzenlenmelidir. Örneğin yeni edinilen bir bilgi ile eskiden sahip olduğunuz bilgi arasında bir ilişki kurmak, bu bilgiyi eskiden sahip olduğunuz bilgi şemasına eklemek veya yeni bir bilgi şeması oluşturmak bilgiyi gruplamaktır.
Bir bilgi ne kadar çok başka bilgiyle ilişkilendirilirse, bilgiye ulaşma yolu da o kadar çok olur. Ulaşma yolu ne kadar çok olursa, o bilgi o kadar kolay hatırlanır ve bilgi ne kadar kolay hatırlanırsa o kadar kolay, doğru ve çabuk olarak kullanılabilir.
Bilginin kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe gönderilmesinde tekrar çok önemlidir. Örneğin; bir telefon numarasını ezberleyinceye kadar tekrar etme; yabancı bir sözcüğü doğru telaffuz edinceye kadar tekrar etme, bir konunun belli aralıklarla tekrar edilmesi bilginin hafızaya kaydedilmesi için çok önemlidir.. Özetle bilgileri hatırlayabilmemiz, o bilgilerin ne kadar iyi depolandığı ve ne kadar sık tekrar edildiğiyle doğru orantılıdır. Hiç tekrar edilmeyen bir bilgi yeterince uzun bir süre sonra hatırlanmak istense de hatırlanamayacaktır.
Gruplama ve tekrarla uzun süreli belleğe kaydedilen bilgiler gerektiğinde kullanılmak üzere geri çağrılır ve buna hatırlama denir. Uzun süreli bellekte bilgiler kaybolmaz, ancak bilgi, uygun biçimde kodlanmamış ve uygun yere yerleştirilmemiş bilgileri hatırlamak için geri çağırmak istendiğinde geri getirmekte o kadar kolay olmaz. Böyle bir durumda birey hatırlamakta zorluklarla karşılaşılır. Hatırlamamız için bellekte depolanmış bilgiye ulaşmamızı sağlayacak ipuçları gerekmekte olup bu iplerin sağlamlığını zaman zaman kontrol etmek şarttır.
AÇI REHBERLİK SERVİSİ (ARS)