BAŞARMAK İÇİN – Ömer Yayla – Öğretmen

featured

 

 
 
          2500 yıl önce Uzakdoğu’da Konfüçyüs isminde bir adam
yaşadı. Çinli bir filozof ve düşünür olan bu bilge şahsiyet Çin, Kore ve
Japonya’daki yaşam ve sistem üzerinde derin etkiler bıraktı. Fikirleriyle
günümüz insanına pek çok şey öğretmeye devam ediyor. Kendi adıyla anılan bir
felsefe sistemi de oluşturan Konfüçyüs’ün asırlara meydan okuyan bilgelik
öğütlerini, kendi sözleri ve bunlara getirdiğim yorumlar eşliğinde paylaşmak
istiyorum.

      Yaptığının aynısı sana geri gelir
“Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma.”
           
          Çok basit
gibi görünüyor, değil mi? İşte bu basit kural günlük yaşamda son derece etkili
sonuçlar doğurur. Dürüst olun ve başkalarına karşı nasıl davrandığınızı masaya
yatırın. Sonra da size nasıl davranılmasını istediğinizi düşünün. Önce siz
kendi davranışlarınızı değiştirin ki bunun geri dönüşümünü alasınız. Kural
hemen işleyemeyebilir. Siz kibar, olumlu, uyumlu davransanız da karşınızdaki
bunu ilk anda fark edemez bazen. Ama siz siz olun, ilkenizden vazgeçmeyin;
ettiğiniz her söz, yaptığınız her hareket doğrusu ve yanlışıyla er geç kapınızı
tıklatacaktır.

      Anlamak için önce yapmalısın
“Duydum ve unuttum. Gördüm ve hatırladım. Yaptım ve anladım.”
           
          Bir şeyi
gerçek anlamda öğrenebilmek, özümseyebilmek için onu yaşamınıza geçirmeli,
uygulamalısınız. Okumak ve işi yapanları gözlemlemek kuşkusuz çok faydalıdır;
ama anlamanın anahtarı yapmaktır. Mesela bir pedagog olarak çocuk yetiştirme
kuralları hakkında ahkâm kesebilir, mantıksal akıl yürütmeler yapabilir,
teoriler öne sürebilirsiniz. Ama bir çocuk sahibi olduğunuzda işin gerçek
yüzüyle yüzleşir, bildiğinizi sandığınız birçok şeyi bizzat yaşayarak
öğrenirsiniz.
ulaşamazsan da sorun değil, yeter ki bir şeyi hedefle!
           
          “Yıldızları
hedefleyip onları değil de ayı ele geçirebilirsin; olsun. Sen yeter ki bir şey
hedefle, onu gözüne kestir.”
           
          En önemli
şey başlamak ve neticelendirmektir. Tökezleyebilirsiniz, düşebilirsiniz;
takmayın kafanıza. Sorun değil! Hedeflediğinizi değil de ona yakın bir şeyleri başarabilirsiniz.
Bu da problem değil. Ama hiçbir şey hedeflemez, dolayısıyla kılınızı
kıpırdatmadan öylece oturursanız bir ömrü heba etmiş olursunuz.

İstediğin neyse ona odaklan
          “İnsan iyi düşüncelere ne
kadar odaklanırsa, hem kendi dünyası hem de cümle alem o kadar güzel olur.”
           
          Neye
odaklanır ve düşünürseniz çevrenizde de onu görürsünüz. Düşünce şeklinizi
değiştirmek, dünyanızda radikal değişimler yapar. Daha önce göremediğiniz
şeylerin varlığına hayretle şahit olursunuz. Önceden çok önem verdiğiniz ve
kafaya taktığınız şeyler gözünüzde ciddiyetini yitirir ve “Hiç de mühim
değilmiş hâlbuki” derken bulursunuz kendinizi. Davranışlarınız, baskın
fikirleriniz doğrultusunda biçimlenir. Negatif düşüncelerinizi pozitif
olanlarla değiştirirseniz tavır ve davranışlarınız da pozitife dönüşür,
dünyanız güzelleşir. Sizin küçük dünyanızdaki bu değişim dış dünyaya da sıçrar.
Çünkü siz çevrenizdekilere olumlu ve güzel hislerle yaklaştığınızda, bu iyilik
halkası onlardan başkalarına yayılarak büyür.

Bırak geçmiş geçmişte kalsın
“Gerçekleşmiş şeyler hakkında konuşmak, geçmişte kalmış şeyler hakkında
pişmanlık duymak boşunadır.”
           
          Geçmişte
başımıza gelen kötü şeyleri deşip deşip üzülmeden, ahlanıp vahlanmadan
edemeyiz. Çünkü kötü tecrübeler ve yaşanmışlıklar egomuzu kabartır. Kendimizi
önemli hissettiğimiz için yaşadığımız olumsuz şeyleri gözümüzde daha da büyütüp
bu benim gibi birinin başına nasıl gelir diye düşünürüz. Bu durumu birileriyle
paylaşarak da başkalarının dikkat ve ilgisini üzerimizde toplamak isteriz. Son
derece insani bir durumdur bu. Ama ne yazık ki bize acı vermekten başka hiçbir
şey kazandırmaz. Geçmişi değiştiremeyiz çünkü. Bunun yerine kendimize şöyle
sormalıyız: “Yaşadığım bu kötü tecrübeden ne öğrenebilirim, benim yanıma kalan nedir?”
Geçmişi düşünme demek kolay elbet. Başarmak ise zor ve zaman alıcı.
           
          Hatıralarımız
bize sıkı sıkı sarılma eğilimi gösterir, yakamızı bırakmazlar. Ancak zamanla
bizi daha seyrek ziyaret etmeye başlarlar. Ta ki bir gün onları tamamen unutana
dek…

Tepkini geciktir, böylece kötü sonuçlarından sakın
“Öfkelendiğinde sonunun nereye varacağını hesap et.”
          Zihnimizi ne kadar eğitirsek
eğitelim, sonuçta insanız ve kimi zaman kontrolü kaybettiğimiz anlar olur.
Böyle anlarda ileriyi düşünmek yapılacak en iyi şeydir. Öfkenize yenilmek ve o
anda içinizden geldiği gibi davranmak kolaydır. Peki ya sonrası?
           
          Buna değer
mi? Öfkelendiğinizde içinizden 10’a kadar sayın ve öfkenizi yenemeyip hiddetle
davrandığınızda, sonrasında neler olabilir, bunu düşünün.
Şimdi buradasın, başka bir yerde değil!
“Geçmişi ya da geleceği, neyi düşünürsen düşün, şu an buradasın, şu zaman ve şu
mekândan kaçamazsın.”
           
         Geçmişte ya
da gelecekte kaybolmak kolaydır. Ama ne yaparsanız yapın içinde bulunduğunuz andan
ve mekândan kaçamazsınız. Geçmiş veya geleceğe saplanıp kalmak bir alışkanlık
halini almamalıdır. Aksi halde “şimdinin” gücü elinizden uçar gider. Böyle
durumlarda bir-iki dakika derin nefes alarak soluklarınıza odaklanın. Veya o
andaki işinize yönelerek dikkatinizi oraya verin. 

Hayatın basitliğini fark et
         “Hayat aslında çok basit.
Fakat nedense onu karmaşıklaştırma konusunda ısrar ediyoruz.”

          Zihin düşünmeyi sever. Bu yüzden düşündüklerini zamanla
daha kompleks bir yapıya büründürmeye meraklıdır. Zamanla gözümüzde
karmaşıklaşan ve zorlaşan şeyler bizi harekete geçmekten alıkoyar. Zihnimiz o
işin başarılamayacak denli zor olduğuna inandırmıştır çünkü bizi. Detaylar ve
önemsiz ayrıntılar içinde boğulmayın. Yaşamınızda neyin önemli olduğunu belirleyin
ve bunun dışındakileri eleyin gitsin. Önemli olan neyse enerjinizi ona
yöneltin. Düşüne düşüne bir yere varılmaz, eyleme geçmenin önemini görün.
Aksiyon, statik şekilde düşünmekten daha çok şey öğretir bize; hayat ve
kendimiz hakkında…

Konfüçyüs’ün 3 Nasihati
•    Hiçbir şey yapmamaktansa oyun oynamak daha iyidir.
•    İnsanların doğası birbirinin aynısıdır; onları farklı kılan
alışkanlıklarıdır.
•    Asla değişmeyenler, en zekiler ve en ahmaklardır.                      Alıntıdır.

 

1
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
BAŞARMAK İÇİN – Ömer Yayla – Öğretmen

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Açı Bakışı ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!